işte bizim hayat trenimiz...
yaşlıca bir adam. belediye'nin işçisi. yerleri süpürüyor. birden duruyor. karşısınd kocaman bir sahne. üzerinde rengarenk gençler. bir tanesi eşe kılığında. bir tanesi nasreddin hoca olmuş. durup seyrediyor ve kahkahayı basıyor. sonra sağa sola bakıyor mahçupça, acaba bir gören olmuş mudur diye. oysa kimsenin kimseyi görecek hali yok. herkes manisa garı 'ndaki o ağacın altında pınar kido çocuk tiyatrosu'na kitlenmiş. bir genç. adı alper. tegv gönüllüsü. onu hayran gözlerle izleyen çocukların etrafında dört dönüyor. çocuklara; oyun oynama hakları, çocuk olma hakları, eğitim alma hakları olduğunu anlatıyor. sonra çocuklara kağıt ve boyalar veriyor. "hadi..." diyor, "çizin bana en aklınızda kalan çocuk hakkınızın resmini." biri engelli bir çocuk, kuşlar ve basket potası çizmiş. o engelli çocuun ağzından bir konuşma balonu çıkarmış: "kuşlar gibi özgür, basket oynayabilmek istiyorum!" yazmış içine.